18 Haziran 2017 Pazar

İlk iki öykü

Çehov, okuduğumuz her iki hikayede de bolca diyalog kullanıyor. Çevre tasviri yok denecek kadar az.

İlk hikayede görebildiğim insanın üç hâlini diyaloglar üzerinden anlatıyor: Öfke, terredüt, korku. Diyaloglarda bu üç hali okuyucunun gözünde canlandırıyor. Tasvir yok demiştim, ama konuşanların nasıl konuştuğunu kısa cümlelerle anlatıyor: ”Birbirinin sözünü kesiyor, bağırıp çağırıyor, küfür bile ediyor”

İlk hikaye basitçe ikiye ayrılabilir : Bir durum ve bu durumdan çıkan bir olay.

Etik olarak her iki hikayede de çağdan, çağın özgürlük, eşitlik çağı olduğundan bahsediliyor. Mazlumlar, memurlar ve elini köpek ısıran adam, haklarını çağın değerlerini hatırlatarak istiyorlar. Böyle bir gerekçeleme yapıyorlar.

İkinci öyküde de bir durum ve o durum üzerinden gerçekleşen bir olay var: Çakırkeyif kuyumcu ustası Hryukin’in elini köpeğin ısırması, olay ise Oçumelov’un kime ceza verilmesi konusunda yaşadığı tereddüt. Olayımız/hikayemiz köpeğin kime ait olduğuna dair yaşanan tereddüt esnasında köpeğin mi kuyumcu ustasının mı cezalandırılması gerektiği hususunun devamlı değişmesi. Çehov hikayede adaletin kaypak, nüfuzlu kimseleri koruyan yönünü anlatırken gerçekçi yönüyle bizi yakalamakta. Evet, gerçek hayatta da genelde böyle olur deriz. Burada bu geçişler köpeğin sahibi üzerinde yaşanan tereddüt ve devamlı fikir değiştirme ile veriliri. Bizi şaşırtan tereddüt esnasında yaşanan umursamazlık ve keyfilik ile şaşırtır. Kimin haklı olduğu defalarca yer değişir ama bundan sıkılmayız. Bir tenis maçı izler gibi izleriz kimin haklı çıkacağını. Garip olan hikayedeki hiç kimse bunu garipsemez, sorgulamaz, buna şaşırmaz. Çehov sanırım bu umursamazlık üzerinden bir hikayeyi kurup, ayakta tutup şaşırtmakta; kimin, nasıl cezalandırlacağı sorusuyla meraklandırma. Hikayeyi bu merak üzerinden okuruz bir yerde.


Çehov’un bir inandırıcılık derdi var sanırım. Bunun için ideali arada bir hatırlatıp sonra gerçek hayatta ne olura dönüyor. Bu onu gerçekçi yazarlardan sayar mı? Henüz söylemek için erken. Mizahı bir yanı da var fakat bu sonraki incelemelere kalsın.

2 yorum:

  1. Enis bey, sanırım uzunca bir süredir öykü yazmaya çalıştığım ve sürekli teknik yanlarıyla boğuştuğum için "ne, neden anlatılıyor" kısmını atlıyorum okuduğum öykülerde. Yazınız sayesinde bunu keşfettim :) Teşekkürler.

    YanıtlaSil

Çehov: Elçi ve Bukalemun öyküleri üzerine notlar.

Çehov'dan ilk okuduğum öyküler hangileriydi, ne zamandı kesin olarak hatırlamıyorum, tek hatırladığım çok uzun süre önce olduğu: kendi ö...